Küçük Albert Deneyi: Klasik Koşullanmanın İnsan Davranışı Üzerindeki Etkileri



Psikoloji tarihinde, insan davranışını anlamak ve etkilemek için yapılan çeşitli deneyler bulunmaktadır. Bu deneylerden biri de John B. Watson ve Rosalie Rayner tarafından 1920 yılında gerçekleştirilen "Küçük Albert Deneyi"dir. Bu deney, klasik koşullanmanın insan davranışını nasıl etkileyebileceğini göstermek amacıyla yapılmıştır.

Deneyin Amacı ve Yöntemi

Küçük Albert Deneyi, bebek Albert adı verilen bir çocuk üzerinde gerçekleştirilmiştir. Deneyin amacı, bebek Albert'in doğal korkuları olmayan nesneleri korkuyla ilişkilendirerek koşullanmış bir korku tepkisi geliştirmesini sağlamaktı. Deneyin yöntemi oldukça basitti. Bebek Albert'e, beyaz bir laboratuvar faresi (tavşan olarak tanımlanır) gösterilirken, aynı anda bir şiddetli ses çalınıyordu. Bu işlem, beyaz fareyle yüksek sesin koşullanmasını sağlamak amacıyla tekrarlanmıştır.

Sonuçlar ve Etkiler


Deneyin sonuçları oldukça çarpıcıydı. Başlangıçta, bebek Albert beyaz fareye dokunarak ilgileniyordu, ancak fare ile birlikte yüksek ses çaldığında korku tepkisi gösteriyordu. Deney, bebek Albert'in beyaz fare ile ilişkilendirdiği korkuyu beyaz nesneler genelinde genelleştirdiğini de gösterdi. Yani Albert, beyaz köpekler, oyuncaklar ve diğer beyaz nesnelerle de korku yaşamaya başladı.

Bu deneyin sonuçları, klasik koşullanmanın insan davranışı üzerindeki güçlü etkilerini gösterdiği için önemlidir. Bebek Albert'in, başlangıçta doğal olarak korkusuz olduğu beyaz nesnelerle ilişkilendirilmiş korku tepkisi, çevresel koşulların nasıl insan davranışını etkileyebileceğini gösterir.

Etik Tartışmalar


Küçük Albert Deneyi, günümüzde etik tartışmalara neden olmaktadır. Deneyde kullanılan yöntemler ve bebek Albert'in rızası olmadan maruz bırakılması, modern etik standartlara uygun değildir. Bu nedenle, benzer deneylerin bugün yapılması etik kurallar gereği mümkün değildir.

Küçük Albert Deneyi, klasik koşullanmanın insan davranışı üzerindeki etkilerini gösteren önemli bir deneydir. Deney, günümüzde etik tartışmalara neden olmasına rağmen, psikoloji alanında davranışsal koşullanma ve terapi yöntemleri üzerinde derinlemesine düşünmemizi sağlamıştır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski