Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, TV100 yayınında gazetecilerin soruları yanıtladı. Özel, “Şu anda işler son derece işler gidiyor. Her zaman bu kadar iyi gider, gitmez bilemem ama kendimize ait bir stratejimiz var. O stratejinin kendisi bu partiye son girdiğimiz seçimlerde yüzde 38 oy aldırdı. Hiçbirimiz tek başına almadık. Ne genel başkan, ne yöneticiler, ne adaylar, ne örgüt, ne konjonktür hepsi birden. Hepsi birden oldu da böyle oldu. Öyle bir tek ben aldım deyip de yüzde 38’le hakikaten adamın yürüyüşü değişir. Mansur Yavaş’ı Ankara’da aday yapma al bakalım 38’i, Ekrem Başkan’ı değiştir al 38’i. İzmir’de sokağın değişim talebini duyma, 9 kadın, 14 genç koyma İzmir’e ‘Ben seni duydum ve dediğini yaptım’ deme, ısrar et beğeni anketinde düşük çıkan adaylarda al bakalım 38’i. Gülerler adama, yani ben kendini bilen birisiyim. Hedeflerimi, sınırlarımı bilirim. Olmayan başarıyı kendi üstüme kendim yakıştırmam. Bu başarıda en önemli faktörlerden biri benim ama diğer 5 faktör benim kadar önemli” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, TV 100 yayınında Sinan Ateş suikastine yönelik soruya ise şöyle yanıt verdi:
“SİNAN ATEŞ CİNAYETİ İLE İLGİLİ O YÜKÜ MHP SIRTINDAN ATMAK DURUMUNDA”
“Orada bir gazete röportajıydı tahmin ediyorum. Birkaç soru üzerine. MHP liderinden, Sayın Bahçeli’den randevu aldım. Daha doğrusu önce hakkını teslim edeyim. Ben kurultayı kazandıktan sonra Sayın Bahçeli, herhalde ikinci günü filan aradı. Sabah erkenden tebrik etti. Ben de yılbaşında kendisini aradım. Bayramda aradım. Ben zaten Sayın Bahçeli Meclis’e her geldiğinde, bana iki gün önce en ağır sözleri etmiş de olsa önümü ilikler gider, elini sıkar ve hoş geldiniz derdim. Bir partinin genel başkanı geliyor. Ben bunu yapardım. DEM Parti’ninkilere de grup başkanvekili olarak yapıyordum. Her partiye yapıyoruz. AKP’nin, İYİ Parti’nin genel başkanına da. İYİ Parti’nin Genel Başkanı locaya gelince heyet yolluyorduk, biz Sayın Akşener’e hoş geldiniz diye. Biz bunları yaparız. Bayramda da aramıştım.
Cumhurbaşkanı ile görüştüm. Cumhurbaşkanı iade-i ziyarete geleceğim dedi. Ben iade-i ziyaretten önce diğer partilerin liderlerine ziyaret yapmayı düşünmüştüm. Sayın Bahçeli’den randevu istedim. O da talebimize yarım saat sonra dönüp ertesi gün öğlene randevu verdiler. Çok hızlı ve çok erken randevuydu. Çok iyi bir görüşme geçti. Her konuda aynı fikirde olmamız mümkün değil. Ben düşündüklerimi söyledim, o düşündüklerini söyledi ama böyle diyalog ortamının olumlu olduğunu kendisi söyledi. Ben o beyanı esas alırım.
Grup toplantıları siyasetin tansiyonu en yüksek toplantılarıdır. Karşınızda kendi grubunuz. O toplantılarda Sayın Bahçeli bana dört soru sordu. O dört soru, normalleşme iklimine uygun sorular değildi. CHP’nin Genel Başkanına sorulacak sorular değildi. Terörist başını affetmeyi düşünüyor musunuz? Yani soru cevaplanacak soru değil. Ama ben onun metin yazarlarını biliyorum. İki arkadaşın metinlere katkısını biliyorum. O iki arkadaşın normalleşmeden çok korktuklarını biliyorum. Sonradan tweet attılar ve kendilerini ifşa ettiler zaten. Ben isimlerini vermedim ama dedim ki size metin yazarlığı yapan bu arkadaşlar, öyle bir iş yaptılar ki cevaplamayacağım ama normalleşme sürecini dinamitleyen şeyler. Ben dedim bu dört soruya cevap vermeyeceğim de şu dört soruya o ikisi cevap versin dedim ve söyledim. Pat diye hemen çıktılar ortaya. Çok ağır hakaretler. Onu bir kenara bırakalım. Hakaret boyutunu. Benim memnun olduğum kısım şu. MHP’de o ikisini o ikisinden başka savunan çıkmadı. Keşke görev bölümü yapsalarmış, biri öbürünü, öbürü onu savunsaymış. İkisi kendilerini savundular. Bir üçüncü kişi çıkıp da şimdi yarın öbür gün çıkabilir, burada bunu söylüyoruz artık. Çıkıp da demedi ki bu arkadaşlara bu lafları niye soruyorsun bu soruları.
Bir sis var. O sis perdesini kimin indirdiği belli. Ortada bir cenaze, bir kan var. Sinan Ateş benim siyaseten taban tabana zıt olduğum birisi. Hiç tanışmazdık. Ama değerli eşini misafir ettik. İki kızından haberdarım. Sonra Atatürk milliyetçisi birisi olduğunu filan eşinden, arkadaşı Ömer Bey’den dinledim. Birçok şey. Ortada cenaze var. Cenaze artık hepimizin. Ama o cenaze Ülkü Ocaklarınındı. O cenaze MHP’nin. O cenaze orada durup da bir taziye, bir eşine telefon, cenazeye bir gidiş, bir çiçek, bir tweet bile atılmadıysa, burada normal olmayan ben değilim. Onun o cenaze ile ilgili o yükü MHP sırtından atmak durumunda. Türkiye siyaseti de sırtından, Cumhur İttifakı da sırtından atmak durumunda. Meselenin ne kadar ciddi olduğu ortaya çıkıyor. Normalleşmeden rahatsız. MHP kurumsal olarak normalleşmeye karşı çıkarsa dedi gazeteci arkadaşımız. Israrla sordu. Benim verdiğim cevap şu oldu. O zaman MHP’ye rağmen normalleşiriz. MHP olmadan normalleşiriz. MHP de anormal segmentte kalır. Ama ben Sayın Bahçeli ile yaptığımız görüşmede öyle bir ton görmedim. Ben Sayın Erdoğan ile de Bahçeli ile de konuşmamın ana hatları ve başlıklarını açıkladım. Ama gazeteci arkadaşlar onların ne cevap verdiğini açıklamamı merak ediyor. Onların cevaplarını benim açıklamam uygun düşmez.
Sayın Erdoğan ile yaptığımız görüşmeden Sayın Bahçeli’ye de ayrıntılı olarak bilgi verdim. Erdoğan’dan neler talep ettiğimi anlattım. Vatandaşın bazı meselelerinde ortaklaştığımızı karşılıklı teyit ettik. 10 bin liralık emekli maaşı. Müfredatla ilgili endişelerimiz var. Erdoğan’a söylediklerimi söyleyince Sayın Bahçeli’ye. Sayın Bahçeli diyalog ortamıyla ilgili onların da sizin de takip ettiğiniz geri bildirim o yöndeydi. Olumlu bir görüşme geçti diye. Kendisinin değerlendirmeleri oldu. Hatta geçmiş devlet yönetimindeki tecrübelerinden birtakım örnekler verdi ve anlattı. Kendisinin Sayın Ecevit ile yürüttüğü koalisyon dönemini. diyaloğun önemli olduğunu, kendisinin diyalog meselesinde geride duran siyasetçi olmadığını vurgulayan önemli yaklaşımları oldu. Ben kendisinin MHP’nin Genel Başkanı olarak normalleşme sürecine kredi verdiğini, prim verdiğini oradan anladım. Ama öbür arkadaşları attıkları tweetler tweet değil. Tutum tutum değil. Dil dil değil. Üslup üslup değil.”
Kaynak: chp.org.tr